Pencereyi Aralamak ve Başlamak

Alara Tokcan

  Defterlerle ilgili sıklıkla aldığım geri dönüşlerden biri şu oldu: “Aldım, elimin altında duruyor; ama yazmaya başlamaya çekiniyorum.”

 Çoğunluk kendi el yazısını beğenmiyor. Çoğunluk yazı düzeninin estetik görünmeyecek olmasından endişe ediyor. Çoğunluk defteri yanında taşırken yıpratmaktan korkuyor. Yani aslında birçoğumuz bir şeyleri doğru yapamamaktan çekinirken başlangıçları erteliyor. Kendi defterlerimden birinin hikayesinden bahsetme fikri böylece geldi aklıma:

 Almanya’da, mimarlık eğitimimin sonlarına doğru çalıştığım bir büroda, patronum bana bir defter hediye etti. Sıradan bir defter değildi bu; sayfaları hem çizime hem yazıya elverişli özel bir kağıttandı vb. Heyecanlandım ve kullanmaya kıyamadan kenara ayırdım. Bir gün “tamam artık, birkaç eskiz yapmaya başlayayım” diyerek kapağını araladığımda, içine çizdiklerimden nefret ettim. Yamuk yumuk ve korkunç göründüklerini düşünerek mini bir ızdırap duymaya başladım; ve bu ızdırabın getirdiği şuursuzlukla o ilk sayfayı koparmaya karar verdim. 

 Uyarı: Hiçbir zaman, telli olmayan bir defterden sayfa koparmaya kalkmayın!

 Sonuç olarak bu hamlem ile defteri parçalara ayıran süreci başlatmış oldum; ve atamayacak kadar vicdan azabı duyduğumdan kendisini yine bir kenara ayırdım. Seneler sonra, kafamda Oma Paper Co. fikri ortaya çıktığında, bu fikre bir defter ayırma zamanı geldi; ve o defter, bu defter oldu. Önce kendi amatör çabalarımla cildini tamir ettim. Hala ilk dağılmışlığının izlerini taşıyor; ancak bu beni artık rahatsız etmiyor. Sonra ilk sayfasına, özenerek ismimi yazmaya çalıştım: Tam bir fiyaskoydu ve hiç güzel olmadı.

 Zamanla üzerine sular mı dökülmedi, çizgilerin düz bile gözükmediği eskizler mi çizilmedi… Ama bu marka ile ilgili her şey bu defterdekiler çoğaldıkça hayat bulabildi. Bu defter olmasa, Oma Paper Co. da sadece bir fikir olarak kalmaya devam edecekti.

 Demem o ki; başlayın! Kendinizi, el yazınızı, becerebildiğiniz ve beceremediniz her şeyi kabullenerek ve severek bir adım atın.

 Pencereyi araladığınızda, dışarıda fırtına da olsa, yağmur da, içeriye dolacak ilk şey her zaman oksijen.

Bloga dön

Yorum yapın

Yorumların yayınlanabilmesi için onaylanması gerektiğini lütfen unutmayın.